SEN KAPI MISIN?
Biliriz ki alt çenemiz kafatasımızdan bağımsız bir kemiktir, ayrıca çok da zekidir. Kendini bedenle bütün tutmak için kasları ve ligamentleri kullanır. Bu sayede bedenle bütünleşir. Ama ayrık ruhu baki kalır. Özgür bir ruha sahiptir. Onun yapabileceklerini görmek için üstünde düşünmeye ve tanımaya gerek vardır. Bendenle bütünleşirken dişleri, kasları ligamentleri bolca kullanır.
Diyelimki alt çenenin kendisi kral, ilişkileri de köleleri. Dişlerle olan ilişkileri bozulursa kasları asker ilan ediyor, kaslar da önüne kim çıkarsa tarumar ediyor. Kazanmadığı savaş yoktur acımasız itaatkar savaşçı kasların. Sonra, artık ya dişlere ya eklem diskine ya da ligamentlere ve dahi hepsine hükmediyor. Dişlerle alt çenenin arası iyi olmalı anlayacağınız. Bu ilişkinin taklitçileri de çok önemli. ARTİKÜLATÖRLER!
Alt çenenin kendi gibi kıvrak olmalıdırlar. Yetenekli olmalıdırlar. Zira yalnızca kapı menteşesi misali açma kapama yapmıyor çenemiz. Sağa, sola, öne, arkaya ve aralara kıvrıla kıvrıla dans edip duruyorlar. Tabi! Dans eder.
Aralayın dişlerinizi. Getirin çenenizi öne, arkaya, sağa, sola. Çevirin hepsinin arasından hoop bir de tersten yapın bir melodiye uyarak. Bak gördün mü? Alt çenen dans ediyor.
Kapı menteşesi dans edebilir mi? Edemez. O kapıdır, açılır ve kapınır. Kısıtlıdır!!
Oklüzör gibi :)
Tam ayarlanabilir artikülatörler öyle mi? Onlar da taklitçi olmanın verdiği ufak bir dezavantajla danseder. İşte bu dansı öğrenmek gerekir.
Aksi halde kimse kapı olmak istemez.